Yaşam Kaya – Life Art Sanat- Kürklü Venüs: Mazoşizm Tiyatroda Hiç Böyle İrdelenmemişti

Mazoşizmin baş eseri olarak kabul gören, Leopold von Sacher-Masoch’un mazoşist edebiyatın kilometre taşı diye adlandıracağımız “Kürklü Venüs” romanını, tiyatro yazarı ve yönetmeni David Ives tiyatroya uyarladı ve Yolcu Tiyatro bu çarpıcı eseri sahnelere taşıdı. Ersin Umut Güler’ in rejisinde sahnede bir ilki bizlere sunan ‘Kürklü Venüs’ aslında dünya edebiyat tarihi için de milattır. Yolcu Tiyatro, geçtiğimiz sezon oynadığı “Joko’ nun Doğum Günü” adlı oyunla sezona damgasını vurdu, aldığı ödüllerle kalitesini herkese net biçimde gösterdi. Grubun kendi çıtasını bir üst basamağa taşıyan oyunlarla yoluna devam etmesi akıllıca bir karar. Sahnelenmesi zor oyunları Sinematografik Tiyatro teknikleriyle sahneye aktaran topluluk, seyircisinden de tam not alarak yoluna devam ediyor. Oyunda Pervin Bağdat ve Ersin Umut Güler başrolleri paylaşıyor.

Roman, Severin karakterinin Wanda adlı genç bir dul ile arasındaki aşk ilişkisi üzerine kurulu iken oyunda Kürklü Venüs adlı romanını sahneye uyarlayan yazar-yönetmen Thomas Novachek, seçmelerde Vanda Dunayev rolü için aradığı kadın oyuncuyu bulamamıştır. Seçmelerin bitiminin ardından nişanlısı ile buluşmaya hazırlanan Thomas’ un karşısına Vanda Jordan adında esrarengiz bir oyuncu çıka gelir. Kadın Kürklü Venüs’ ü adı gibi ezbere bildiği kadar, seçmeleri yapacak genç yönetmenin geçmişindeki cinsel travmatik izleri harfi harfine ezberlemiştir. Hatta roman karakteri Severin ile Thomas arasındaki teyze münasebeti ile ilgili olan yakınlaşmayı detaylarıyla aktarır. Önceleri kadına karşı çok soğuk davranıp, onu alaylı biçimde aşağılayan Novachek, gerçekle hayal arasında gidip gelen sahne geçişleriyle mazoşist bir çemberin içinde acı çekmeye başlar. Çekilen her acıda Vanda adamı psikolojik olarak esir alır. Derken neyin gerçek neyin hayal olduğu tamamen karmaşık bir hale bürünür. Oyunun roman baz alınarak oluşturulan yapısı, aslında kimliğini gizli tutan iki insanın hesaplaşmasını göstermektedir. Kimlikler konu ilerledikçe sado mazo boyutta bir tartışmanın içine doğru kayar.

Ersin Umut Güler giriş sahnesine kattığı gizemli görüntü ile bizleri korku sinemasının usta ismi Akira Kurosowa tarzı bir konunun içine doğru çekiyor. Tiyatroda pekte alışık olmadığımız ‘korku’ olgusunun ‘sinematografik’ tekniklerle gösteriliyor oluşu, daha ilk sahneden seyirciyi sahneye bağlı tutuyor. Karşımızda gerçekten çok zeki bir yönetmen var. Akıl sinema algısıyla hareket ederken, tiyatronun tüm tekniklerini kullanmak gerçekten büyüleyici bir etki bırakıyor insan zihninde. Zaten yönetmenin dünya tiyatrosunun hangi aşamalardan bugüne geldiğini çok iyi yorumladığını görüyoruz. Ersin Umut Güler zeki bir yönetmen. Oyununu adım adım, bir matematik sorusunu çalışır gibi irdelemiş. Sonuçta ortaya çıkan denklemin içinde bizler kaybolurken, neyin gerçek neyin hayal olduğunu sorgulamaya başlıyoruz. Burada Kürklü Venüs’teki kadın karakterle sahnede onu canlandırmak için oraya gelen kadının aynı isme sahip oluşu zaten konudaki gizemin en büyük ayrıntısı. Sahnede durağan biçimde ilerleyen öykü yerine, her sahnesinde sizleri şaşırtan gizem yüklü sado mazo tarzı cinsel yakınlaşma koltuktaki izleyiciyi gerdikçe gerdi. Ve her açıdan kusursuz bir yapımın ortaya çıkmasının tesadüf olmadığını oyunun işleyişinde bir solukta gördük.

Pervin Bağdat’ ın geçmiş dönem oynadığı rollerde ortaya koyduğu performansı masaya yatırırsak neden Kürklü Venüs’teki Vanda rolünde başarılı olduğunu anlarız. Oyuncunun cesaretini atlamadan kritiğe devam etmemeliyiz. Çoğu kadın oyuncunun sergileyemeyeceği kararlılıkta sezonun en iyi kadın oyuncu performansının sergileyen Bağdat, karşısında çırpınan Thomas karakterini, Vanya’ yı bir psikiyatr gibi kullanarak çözümlenmesi son derece yerinde bir durum. Rol analizinde, espriyle korku furyası arasındaki gelgitlerde mükemmel derecede iyi bir oyuncuyla karşı karşıyayız. Ersin Umut Güler, yönetmenlikte gösterdiği başarıyı oyunculukta da gösteriyor. Teyze ile yaşanılan cinsel sapkınlıkların sergilenmesinde, aşık olunan kadını cinsel mutluluğun içine bırakışta genç oyuncunun yüzünde canlandırdığı karakterin tüm izlerine tanık olduk. İki kişi arasında enteresan biçimde başlayan sözel diyalog daha sonra bir takım bedensel çırpınışlara kadar uzandığında, Kürklü Venüs’teki mazoşist olguların tamamını algılıyoruz. Yolcu Tiyatronun ‘sezonun en iyi çalışması’ diyebileceğim Kürklü Venüs oyunu, geçtiğimiz 2017 yılında izlediğim Alice Birch imzalı ‘Lady Macbeth’ filmiyle mantıksal anlamda inanılmaz benzerlikler gösteriyor. Williams Oldroyd tarzında bir tiyatro yönetmeni ile karşılaşmak gerçekten çok çarpıcı! Bu oyunu kesinlikle ajandanıza not edin ve oyun sonrası psikolojik olarak hayatınızı mutlaka sorgulayın!

Kürklü Venüs (2018): Mazoşizm Tiyatroda Hiç Böyle İrdelenmemişti! / YAŞAM KAYA